Adam dedi ki, “bak iyilik yaptın fırça yedin…” Yetmiş yaşlardaki adam on sekiz yaşlarındaki bir kıza bu sözü sarf etmişti. Bu söz; konunun içinde olanların açıklıkla kavrayacağı ve o adamın niyetini izhar eden bir sözdü.

   İnsanlar başlarına gelen olaylarda veya karşılaştıkları hadiselerde takındıkları veya takınmadıkları davranışlarla nasıl bir karaktere sahip olduklarını gösterirler.

   Karakterli adam; erdem sahibi; ahlaklı, ferasetli, olaylar karşısında sağduyulu olan ve durumunu koruyan adamdır. Doğru olanı yapar. Hakkaniyet ölçüsüne uyar, uymaya çalışır. Kendisini tanıyanların ise güvenini kazanır. Çünkü temiz yürek, karşısındakine güven telkin eder. Adilliği üzerine hemfikir olunur.

    Tanıdığımız insanlar içinde kul hakkında titiz olanlar da vardır. Toplum da ne kadar bozulmalar olsa da iyi insanları görürüz. Onların varlığı bizleri mutlu eder. Güven duygumuzu güçlendirir.

  Şehir içi yolcu taşıma otobüsümüz durakta durduğu anda içeri birkaç farklı yaşlarda bayan bindi. Otobüste ise boş koltuk yoktu. İşte o anda bir koltukta oturan o genç kız ayağa kalktı. Kendisinden büyük olan başörtülü bir bayana yer verdi. Bayan da kendisine gösterilen koltuğa oturdu. Otobüs hareket ettiğinde yerinden kalkan kızın otobüsten inmediği görüldü. Genç kızın ayakta kaldığını gören kadın hemen ayağa kalkmak için hareket etti.

  Kıza hitaben:

  -Sizi durakta inecek diye yerinize oturdum. Burası sizin yeriniz. Oturun lütfen! Kadın oturduğu yerden kalktığı anda muhatabı dedi ki:

  -Sizin oturmanız için yerimden kalktım. Lütfen oturun.

  -Hayır, oturamam. Burası sizin yeriniz, sizin hakkınız. Ben rahatsız olurum. Sizin hakkınızı yiyemem. Geçin yerinize oturun!

  Karşılıklı diyaloglar bir süre daha devam etti.

  Genç kız kendisinden büyük olan birine saygının bir gereği olarak kalktığı yere oturmadı. Kadın ise her ne kadar bu durumun bir kul hakkı olduğuna hükmetse de değişen bir şey olmadı.

   Gözlerimle gördüğüm bu basit olay iki kişinin güzel bir anlayışını göstermeye yetti. Yolculuk anında o kadar şeyle karşılaşıyoruz ki bazen seviniyor bazen de üzülüyoruz. Hiç ummadığınız kılıkta biri olumlu davranışıyla sizi şaşırtabildiği gibi, bir başkası da hayal kırıklığına uğratabiliyor.

   Basit davranışlar bazen; insanların nasıl bir anlayışa sahip olduklarını gösterir. Yaşanılan her şeyden yakınan, şikâyet edenler öncelikle kendi davranışlarını kontrol etmelidirler. Toplum adabına uymayanlar da adap kurallarını hatırlamalılar. Son yıllarda her alanda baş gösteren bozulmaları önlemek de yine bizim elimizde olduğunu da unutmayalım. İyiler daima kazanır. Başka iyiliklere de sebep olurlar. Birkaç gün önce bir okul müdürünün sözleri kulaklarımdadır. Bir öğrenci dedesi olan velisiyle okul müdürünün yanına geldi. Suriye´nin Halep şehrinde yaşayan Müslümanlar için yardımda bulunacaktı. Yardımı da dedesi kendi elleriyle teslim etmek istedi. Okul müdürü okulun çıkış zili çaldığını, yardım toplama görevlisi öğretmenin okuldan ayrıldığını söyledi. Veliye dedi ki:

   -Amca yapacağın yardımı torununa ver, torunun da yarın öğretmenine versin. Böylelikle hem sen, hem de torunun sevaba nail olsun.

  Okul müdürünün yaptığı gibi hayatımızda ince düşünüşlere Allah rızasına uygun yer vermeliyiz. Hayır, işlemek ömrümüze ömür katar, bazı olumsuzlukları da bertaraf eder. İyi niyetimizi korumalı, enerjimizi ebedi saadet için harcamalıyız.