Güzel atlar diyarı diye bilinen bir diyarın içindeyiz şimdi. Burası Erciyes Dağı ile Hasan Dağı´nın emzirdiği gürbüz bir çocuk gibi durur Anadolu platosunda. Eteklerini açtığında bereketle doldurur her daim. Burada hüzün ayakkabılarını ters giymiş bir köylü çocuğunun üşüyen elleri gibi yapışır dudaklara.

Buranın, plakası ellidir, aslı bellidir, dilberi dillidir, ırmağı sellidir, dağları yellidir. Avanos, Derinkuyu, Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı, Acıgöl, Ürgüp birer gerdanlık gibi durur boynunda.

Eski ismi Muşkara olan Nevşehir Damat İbrahim Paşa´nın Anadolu´nun bağrına çektiği bir tuğra gibi zarafetle doludur. Taşların dile geldiği bir kitap gibi okunur. Etrafını saran iller daha çok Selçuklu iken Nevşehir tamamen Osmanlı´dır. Onun Osmanlılığını Kurşunlu Cami´nin lale devrini andıran desenlerinde bulmak mümkündür.

Burada bir gülün solmayan akşamına tutulmuş bülbüllerin sesini duyarsınız. Vadilerin koynunda açan çiçeklerin haddi hesabı yoktur. Üzümün karardığı pekmezin kaynadığı bereketli topraklardır buralar. Hasan Emmi türbesinin önünden geçerken eski bir rüzgarın saçlarınızı savurduğunu hissedersiniz. Nevşehir sakin bir şehirdir. İnsan ruhunun arayıp durduğu sükûnet bu şehre çok yakışır.

Hırka dağında uçan turnalar Hacı Bektaş-ı Veli´nin selamını getirir şehre. Dam başında açan sarıçiçeklerde Feride´nin özlemi düşer saza. Ayvalı´dan yayan yola düşen bir Refik Başaran gelir gönül soframıza. Nevşehir lale devrinin geçmeyen çocuğudur. Burada güneşin batışı eski bir cenk akşamını andırır. Önce bulutlar mızrağını takar sonra güneşin son ışıkları bir ok gibi düşer dağların koynuna. Nevşehir geceyi avutulmuş bir çocuk gibi karşılar.

Nevşehir´e yolu düşenler peri bacalarına baktıklarında önce bir şaşkınlık yaşarlar. Nevşehir sanki bir gezegenden getirilip dünyaya konmuş gibi durur. İlkçağdan bu uzay çağına kadar geçen sürede insana ait bütün izleri bu topraklarda bulmak mümkündür.

Kızılırmağın akışına kapılan ruhların demir attığı bir liman olan Avanos´ta balçıktan yepyeni dünyalar kurulur. Burada çamur eski bir masalın yepyeni satırlarla yazılması gibidir. Habersiz çıkıp gelen bir akşamüstünü Kızılçukur vadisinde yakalayanların neşesine diyecek yoktur.

Göremeli´ler yani Maccanlılar bu kadar turiste bu kadar dışarıdan gelip giden misafirlere rağmen kültürlerini hala sapasağlam korumaktadırlar. Bu durum Nevşehir´in genelinde böyledir. Yabancılaşmadan köküne bağlı olarak yaşamak fakat herkese bağrını açabilmek Nevşehir´in bize söylediği bir türküdür.

Bin bir nakışlı bir kilimi andırır Nevşehir. Tarihiyle, mutfak kültürü ile insanı ile ilçeleri köyleri kasabaları ile nakış nakış kültürle nakış nakış sevgiyle dokunmuş bir yerdir. Evet, burası Kapadokya´dır. Fakat Kapadokya içinde daha anlatılacak nice Kapadokya daha vardır.