Özellikle Kurban Bayramı döneminde yapılan bu anlamlı adet, hem aile bağlarını güçlendiriyor hem de yöre halkının geleneklerine olan bağlılığını gösteriyor. Erkek tarafı, gelin adayına bayram öncesinde süslenmiş bir koç göndererek hem sevgi hem de saygı ifadesinde bulunuyor. Bu gelenek, yıllardır Nevşehir’in Avanos, Ürgüp, Derinkuyu ve Gülşehir gibi birçok ilçesinde canlı bir şekilde sürdürülüyor.
Koç, genellikle bayramdan bir gün önce büyük bir özenle hazırlanıyor. Üzerine renkli kurdeleler, parlak pullar, tüller, çiçekler ve nazar boncukları takılıyor. Bazı aileler koçun boynuna küçük aynalar veya altın renkli süslemeler de iliştiriyor. Süsleme işlemi bittikten sonra koç, davul-zurna eşliğinde gelin evine götürülüyor. Bu an, sadece iki aile arasında değil, tüm mahallede bayramın neşesini artıran bir şölene dönüşüyor. Gelin tarafı da bu anlamlı hediyeyi büyük bir mutlulukla karşılıyor; misafirlere tatlılar, meyveler ve içecekler ikram ediliyor.
Eskiden gelin koçu, erkek tarafının gelin adayına bayram hediyesi olarak kabul edilirdi. Ancak zamanla bu gelenek, sadece bir hediye olmanın ötesine geçerek bir sembol hâline geldi. Nevşehir halkı, süslenmiş koçun bereket getirdiğine, evlilik öncesinde mutluluk ve huzuru temsil ettiğine inanıyor. Bayram sabahı kurban edilen koçun kanının “uğur” getirdiği düşüncesi ise geleneğin manevi değerini daha da güçlendiriyor.
Modernleşen dünyaya rağmen bu gelenek hâlâ canlılığını koruyor. Genç çiftlerin aileleri, özellikle köylerde bu kültürü sürdürmekte kararlı. Her yıl Kurban Bayramı’nda süslenmiş koçlar, yöre sokaklarında davul-zurna eşliğinde dolaşırken, hem çocuklar hem de yaşlılar bu manzarayı gülümseyerek izliyor. Gelin koçu, sadece bir hayvan değil; bir kültürün, bir sevginin ve bir geçmişin hatırası olarak yaşamaya devam ediyor. Nevşehir’de her bayram, bir gelinin evine süslenmiş bir koç gitmeye devam ediyor ve bu gelenek, kuşaktan kuşağa taşınarak Anadolu kültürünün en zarif örneklerinden biri olmayı sürdürüyor.
