İnanılır gibi değil ama son zamanlarda en çok artan iki şey var biri benzin diğeri hırhızlık.

      Bizde, yani Anadolu’da hırsız yerine hırhız denir ya ben de bu kelimenin kullanılışı yanlış bile olsa hoşuma gittiği için kullanıyorum.

    Özellikle son birkaç yıldır hangi kanalın haberlerini izlesem mutlaka ama mutlaka bir hırhızlık haberi ile karşılaşıyorum. İşin en garip yanı da artık hırhızlık da sıradanlaştı. Öylesine sıradanlaştı ki eylemi gerçekleştirenler yaptıkları şeyi öylesine doğal ve rahat yapıyorlar pişkinlikleri insanın sinirini bozacak türden.

    Hatta öyle ki eylemlerini gerçekleştirdikten sonra esprili notlar bırakacak kadar pişkinleşmişler.

     İyi de biz millet olarak nasıl bu hale geldik. Ya da onlar nasıl bu hale geldiler.

     Bunun sosyolojik, psikolojik, toplumsal pek çok nedeni olabilir ama bence en önemlisi cezai müeyyide.

   Zaten hırhızlığın daha masumane gibi görüneni ama daha çok can yakanı olan dolandırıcılığın cezası yok denecek kadar az. Öyle sistematik veya organize olanlarını demiyorum yani “tosuncuk” lakaplı kardeşimizin yaptığı gibi değil de telefon yoluyla ya da insanları aldatma yolu ile yapılan basit dolandırıcılıkların fazla bir cezası yok çünkü ortada istekli olma durumu var yani dolandırılmada senin ihmalin var. Aha tam yazımı yazarken bir kanalda dolandırıcılık haberi çıkmaz mı haber şu “İsviçre frangı diye İsveç kronu verdi” bu işten de 40 veya 50 lira kazanmış. Eh on yerde aynı işi yapsa yevmiye tamam. Şimdi bunu yapan adama ne diyeceksiniz tamam adamın niyeti kötü ama aldanma kardeşim diyor polis de.

   Hırhızlık ise tamamen eylemi yapan kişinin suçu olduğu için buna verilecek ceza şer-i ceza sistemine göre kol kesilmesi iken, hukuk sisteminde adli kontrolle serbestlik oluyor. E ne yapalım şer-i ceza mı verelim dediğinizi duyar gibiyim. Elbette hayır ama caydırıcı bir ceza da olmalı hani.

   Özellikle kamu mallarını çalmanın cezası daha da fazla olmalı. Adamlar yoldaki rögar kapaklarından, köprüye kadar; enerji kablolarından çöp bidonlarına kadar her şeyi çalıyorlar. Öyle edepsizler var ki onların dadandığı yerler ise camiler.

   Velhasıl hırhızlar için yerin, konumun, mekanın hiçbir önemi yok. Para edecek nerede ne varsa çalmak için her türlü kılığa da giriyorlar. Çuvala girenler de var, kadın kılığına girenler de, peruk takanlar da var, poşete girenler de. Kimse polisin elinden kurtulamıyor ama adaletin elinden kolayca sıyrılıyorlar. Bunu bilen hırhız da bir daha bir daha bir daha gerçekleştiriyor eylemini. Nasıl olsa biliyor ki ceza yok denecek kadar az.

   Milletçe ilizgarız biline.