EDEBALİCE

“Âlemlere bir uyarıcı olsun diye kuluna Furkân'ı indiren Allah'ın şanı yücedir.” ayetiyle başlatan Furkân, Kur’an’ı Kerim’in diğer adıdır. (Furkân 1. Ayet)

Surede Allah’ın gücü, kudreti açıklanmaktadır: “O, göklerin ve yeryüzünün mülkü (hükümranlığı) kendisine ait olandır. Çocuk edinmemiştir. Mülkünde hiçbir ortağı da yoktur. O, her şeyi yaratmış ve yarattığı o şeyleri bir ölçüye göre takdir etmiştir. (Furkân 2. Ayet)

İnkâr edenler; “Allah'ı bırakıp hiçbir şey yaratmayan ve zaten kendileri yaratılmış olan, üstelik kendilerine fayda ve zararları dokunmayan, öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri diriltip kabirden çıkarmaya güçleri yetmeyen ilâhlar edindiler.” şeklinde uyarılmaktadır. (Furkân 3. Ayet)

“İnkâr edenler, ‘Bu Kur'an, Muhammed'in uydurduğu bir yalandan başka bir şey değildir. Başka bir topluluk da bu konuda ona yardım etmiştir.’ dediler. Böylece onlar haksız ve asılsız bir söz uydurdular. (Furkân 4. Ayet)

"(Bu Kur'an, başkalarından) yazıp aldığı öncekilere ait efsanelerdir. Bunlar ona sabah akşam okunmaktadır.” dediler. (Furkân 5. Ayet) 

Sonra Yaratıcımız Peygamberimize hitaben; “(Ey Muhammed!) De ki: "O kitabı göklerin ve yerin sırrını bilen indirmiştir. Şüphesiz O, bağışlayandır, çok merhamet edendir." buyurmaktadır.

Sonraki ayetlerde inanmayanların Peygamber Efendimiz için söyledikleri dile getiriliyor: 

“Dediler ki: Bu ne biçim peygamber ki yemek yer, çarşıda pazarda dolaşır. Ona bir melek indirilseydi de, bu onunla beraber bir uyarıcı olsaydı ya!" (Furkân 7. Ayet)

"Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya ürününden yiyeceği bir bahçesi olsaydı ya!" Zalimler, (inananlara): "Siz ancak büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler. (Furkân 8. Ayet)

“(Ey Muhammed!) Senin hakkında bak nasıl da temsiller getirdiler de (haktan) saptılar. Artık onlar doğru yolu bulamazlar.” (Furkân 9. Ayet)

@ @ @

Aslında üzerinde duracağımız konu, son günlerde bizim de istediğimiz bir uygulamanın güzelliği!..

Doğan Çolak Hoca Ebubekir Camii’nde, bir cumartesi günü, Furkân Suresi’nin son sayfasını, o güzel davûdî sesi ile, insanı mest edercesine okudu. Ayetlerin anlamını mealden okuyarak Allah-ü Teala’nın da, kulunun da istediği amacına ulaştı. 

Doğan Hoca çok iyi bir hatip, iyi Kur’ân okuyucusudur. İmam kadrosunda olmasına rağmen, evine yakın olması sebebiyle müezzinlik yapmaktadır. “Diyanet İşleri’nin yönetmelikle uygulamaya koyduğu bir uygulamadır. Biz de bu uygulamadan memnunuz. Müslümanlar Kur’ân’da ne yazdığını anlayabilmektedir. Zaman zaman bu uygulamayı, tesbihattan sonra yapmaktayız. ” dedi. 

Mustafa Karataş Hoca TV’deki bir proğramda “Kur’ânı yüzüne okumak sünnet, anlayarak okumak farzdır.” demişti. 

Son zamanlarda birçok imam da önce Kur’ân’ı yüzünden okumakta, sonra mealini… 

Asıl olan da budur. Kur’ân’ı yüzünden okumak insana anlamasa da bir şevk veriyor. Bir de mealini dinlediğimizde maksat hasıl oluyor.

@ @ @

Çolak Hoca’nın yüzüne okuyup, mealini de okuduğu ayetler şunlardır: 

Göğe burçlar yerleştiren, orada bir ışık kaynağı (güneş) ve aydınlatıcı bir ay yaratanın şanı çok yücedir. (61. ayet )

O, öğüt almak isteyen ve çok şükredici olmayı dileyen kimseler için geceyi ve gündüzü birbiri ardınca getirendir. (62. ayet )

Rahmân'ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, "selâm!" der (geçer)ler. (63. ayet )

Onlar, Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geceleyenlerdir. (64. ayet )

Onlar, şöyle diyenlerdir: "Ey Rabbimiz! Bizden cehennem azabını uzaklaştır, gerçekten onun azabı sürekli bir helâktir!" (65. ayet )

"Şüphesiz ne kötü bir durak ve ne kötü bir konaktır orası." (66. ayet )

Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik edenlerdir. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır. (67. ayet )

Onlar, Allah ile beraber başka bir ilâha kulluk etmeyen, haksız yere, Allah'ın haram kıldığı cana kıymayan ve zina etmeyen kimselerdir. Kim bunları yaparsa ağır azaba uğrar. (68. ayet )

Kıyamet günü onun azabı kat kat artırılır ve horlanmış olarak orada ebedî kalır. (69. ayet )

Ancak tövbe edip de inanan ve salih amel işleyenler başka. Allah işte onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir. (70. ayet )

Kim de tövbe eder ve salih amel işlerse işte o, Allah'a, tövbesi kabul edilmiş olarak döner. (71. ayet ) 

Onlar, yalana şahitlik etmeyen, faydasız boş bir şeyle karşılaştıkları zaman, vakar ve hoşgörü ile geçip gidenlerdir. (72. ayet )

Onlar, kendilerine Rablerinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara kör ve sağır kesilmezler. (73. ayet )

Onlar, "Ey Rabbimiz! Eşlerimizi ve çocuklarımızı bize göz aydınlığı kıl ve bizi Allah'a karşı gelmekten sakınanlara önder eyle" diyenlerdir. (74. ayet ) 

İşte onlar, sabretmelerine karşılık cennetin yüksek makamlarıyla mükâfatlandırılacaklar ve orada esenlik dileği ve selâmla karşılanacaklardır. (75. ayet )

Orada ebedî kalırlar. Orası ne güzel bir durak ve ne güzel bir konaktır! (76. ayet )

(Ey Muhammed!) De ki: "Duanız olmasa, Rabbim size ne diye değer versin! Siz yalanladınız. Öyle ise azap yakanızı bırakmayacak." (77. ayet )