“Aşk olsun…”

Bu sözü hemen hemen hepimiz yeri geldiğinde kullanmışızdır.

Kim nerede ne için kullandı bilemem ama bu söz kullanıldığı yere göre farklı anlamlar almaktadır.

TDK'ya göre aşk olsun sözü, kullanıldığı yere göre iki farklı anlama gelir.

İlk Anlamı: Eseflenme, kınama sözü

İkinci Anlamı: Dervişler arasında selamlaşma sözü

Bu satırları yazarken sözün üzerine yazı yazmayı düşünmedim. Yazmama sebep elimde okuyup bitirdiğim bir kitap. Kitabın adı “Aşk Olsun!..”

Eylül 2023 tarihinde Telmih Yayınlarından çıkmış. Kısa bir zamanda 3.Baskısı yapılmış.

Kitap 143 sayfa olup Mutlu Gavcar imzası taşımakta.

Kitap kapağında “Deneme” olarak belirtilmiş ise de içerisinde pek çok şiir de mevcut. Şiirler yerine göre serbest yazılmış yerine göre de heceli yazılmış. Tabi şiirler içeriği tamamlayan türden.

Önsözü uzun tutan yazar, kitap için “Aşk Olsun!..” ismini verdiğim bu kitabımda “aşk”tan yola çıkıp “aşk”a varmaya çalıştım.” demiş olmakla birlikte aşk’a varmak o kadar kolay olmayacaktı ki; kitap bittiğinde dahi sanki daha bitmemiş hissi veriyor, aşk olsun dedirtiyor insana.

İçindekiler kısmı ancak önsöz ve takdimlerin bitimine 23. Sayfaya konulmuş. Belki önlerde olsa ya da en arkada olsa nasıl olurdu diye düşünmedi değilim.

Aşk Olsun kitabı içerik olarak “Aşk Masalı” şiiriyle başlıyor ve sanki masal sonuna kadar aşk’ı anlatmakla geçiyor. Şöyle diyor şiirde:

Tılsımlı bakışlarının titrek kanatları

Bir sarmaşık gibi sarar ruhumu.

Sorular bile kaybeder yolunu,

Sorarım gölgeme:

Ben neredeyim?

Tam da ikinci dizede dendiği gibi okumaya başlayıp ilerledikçe sizi bir sarmaşık gibi sarıyor, kurtulmak için bitirmeye çalışıyorsunuz.

Bildiğiniz Cemre'nin havaya, suya ve toprağa düştüğüne inanılır. Cemre, kelime karşılığı olarak kor halindeki ateş anlamına gelir. Her cemrenin düşüşüyle hava sıcaklığı da artar. Cemre düşmesi halk dilinde doğanın uyanışı ve canlanması anlamına da gelmektedir. Yazar bu tanımları sevda konusunda şöyle kullanır kitapta, “Sevda; havaya, suya ve toprağa düşen cemreler gibi gönlüne düşer.” Yani sevdalanan yüreğe kor düşer demektedir. Devamında “Sevda iksiri öyle muhteşem bir şeydir ki; dervişi yola, bülbülü güle, Kays’ı çöle, Kerem’i küle, Zeliha’yı dile düşürür” diye sıralamaktadır birer birer.

Aşk’ın büyük bir nimet olduğu kadar büyük bir mihnet olduğunu söyler söylemesine de Aşk’ın aşığa hem güç verdiğinden hem güç geldiğinden dem vurur ve Aşk der iki kanatlı Zümrüd-ü Anka; bir kanadı feryat, bir kanadı vuslat diye de tasvir etmeyi ihmal etmez.

Zümrüd-ü Anka’nın feryat kanadı olmalı bu kitabı yazdıran, peki vuslat kanadı ile kavuşma sağlanmış mı?

İsterseniz onu kitabı alıp okuyarak öğrene bilirsiniz.

Burada Sayın Gavcar’a yazdığı bunca anlamlı tasvirli şiirli kitabı için “Aşk Olsun” diyelim, kitaptan onun bir şiiri ile yazımızı sonlandırırken tebrik, teşekkür gönül dolusu selam bırakalım.

TESELLİLER FAYDASIZ SENSİZ

Mor ufuklu çöllerde topal ceylanım,

Handân okunla vurdun, kalp kuşumu.

Sır sende, fer sende, ben koyu yalanım,

Merhem olmaz sensiz, tesellinin biri, bini.

Mevsimler bile erirken mateminden,

Çöreklenirken saçlarıma kış,

Kilit taşı oldun

Sensizlikten sendeleyen yüreğime.

Tarih nasıl işlenmişse

Asırlık taşlara nakış nakış.

Seni de öylece işlemiş talih,

Kaderime, kederime, derime…

Ömrüme ömür ekler senden her bakış.