Kazak kültürü; Orta Asya’nın, daha doğru bir ifadeyle Türkistan coğrafyasının zengin tarihinden ve göçebe yaşam tarzından beslenen, hem gelenekleri hem de modern dünyaya uyumu ile dikkat çeken bir mirastır. Yüzyıllardır süregelen bu kültür, halkın kimliğini ve değerlerini güçlü bir şekilde yansıtmaktadır.
Her ne kadar yerleşik hayattan örnekler karşımıza çıksa da göçebe yaşamının, Kazak kültürünün temel taşlarından biri olduğunu söylemek gerçekçi bir yaklaşımdır. Göçebe yaşam biçiminin ve konukseverliğinin simgesi, “yurt” adı verilen keçeden çadırlar ve konukseverlik geleneği, bu yaşam biçiminin simgelerindendir. Kazaklar, tarihi boyunca doğa ile uyumlu bir hayat sürmüş, dayanışmayı ve toplumsal değerleri ön planda tutmuştur.
Diğer yandan Kazak edebiyatı ve müziği, halkın tarihini ve duygularını aktarmada önemli rol oynamıştır. Edebiyatta Abay Kunanbayev ve Mukhtar Auezov gibi yazarlar, Kazak edebiyatını uluslararası düzeye taşıyan isimlerin başında gelmektedir. Müziğe gelirsek “Dombra”” çalgısı eşliğinde anlatılan halk hikayeleri ve küy”ler (türkü), kültürel hafızayı nesilden nesle aktaran en önemli etkenlerden olmuştur.
Kültürün bir diğer simgesi olan bayramlardan Nevruz (naurız), Türk Dünyası’nın ortak bayramıdır ve baharın gelişi ile yenilenmeyi simgeleyen en önemli bayramlardan biridir. Geleneksel sporlar arasında ise cesaret ve strateji gerektiren en önemli oyun “kökpar”dır. Bayramlardaki kutlamalar ve sporlardaki dayanışma toplumsal dayanışmayı da güçlendirmektedir.
Kazak mutfağının en önemli yemeği “besbarmak” (beşparmak); düğün ve önemli gün kutlamalarında büyük bir seremoni eşliğinde misafirlere sunulmaktadır. Hayvanın başı ise oradaki en önemli misafire hürmeten sunulmaktadır. Bu gelenek günümüzde de devam etmektedir.
Tarihî ve sosyal gelişmelerle şekillenen Kazak kültürü, günümüzde de canlılığını korumaktadır. Edebiyat, müzik, mutfak ve spor gibi unsurlar, bu kültürün temel taşlarını oluşturur. Kazak halkı ise, bu mirası gelecek nesillere taşımaya devam etmektedir.