Bugün size Türk televizyonculuğunda bahsetme gereği duydum. Niye mi o kadar kötü programlar ve haberciler oluştu ki bu sektör sürekli dejenere oluyor ve bizlerde esefle izliyoruz. Yıllardır bu mesleği icra etmiş biri olarak çok büyük üzüntü duyuyorum.

Türk televizyonların dünü neydi? Bugünü ne? Acaba yarını ne olacak????

Eskiden sadece haberleri yöneten özellikle akşam haberlerini yöneten yönetmenler vardı.

Onlar haberleri okuyan spikerlerin canını okurdu, üstünüzü başınızı düzeltin saçınızı düzeltin, hayır olmamış söyle yap, sesçiyi kontrol eder sert ve ilkeliydi yönetmen koltuğunda oturan her şeye hâkim bilgili görgülü ve iyi yönetendi. Ve sadece haberleri yönetirdi. Şimdiki gibi nerde?

Sunucu akşam haberleri için sabah erkenden TRT’ye gelir akşama kadar hazırlanır toplantılara katılır diktesini yapar akşam seyirci karşısına ya da radyo habercisiyse mikrofon başına geçer o kadar hazırlıktan sonra artık top spikerindir. Yanlış yapma lüksü yoktur. Kılığıyla kıyafetiyle ciddiyetiyle o kurumu en iyi şekilde temsil eder haberini okur, görevini icra ederdi. Çok elit saygın dürüst yayıncılıktı. Hocalarımızın ve bu mesleğe senelerini verenler karşısında titrerdik saygı duyardık çünkü onlar üstatlarımızdı.

Gazetecilik ve yayıncılık herkesin yapacağı bir iş değildir. Haberciliğin getirildiği nokta bizleri üzüyor. Yayıncılık ciddi bir işti ciddi yapılması gerekir. Öğle herkesin kapıdan geçenin camdan bakanın yapabileceği bir iş değildir bilgi, beceri, birikim, donanım ister. İnsan ilişkisi ister çok ama çok okumak ister. Sosyal olmayı gerektirir en önemlisi de sevmeyi gerektirir.

Şimdi ekranlarda spikerler sanki babalarının evi gibi şahsi hakaretler bağırmalar çağırmalar inanılır gibi değil. Seyirciye saygı yok.

Günümüzde televizyonlarda dekolte kıyafetler askılı elbiseler erkeklerde düzensiz ve saygısız kıyafetler küfürler bağırmalar kırla gidiyor.

Eskiden TRT okulu vardı şimdi maalesef TRT’de bozuldu. Şimdi TRT’den yetişenler sadece bir avuç kaldı. Zamanında bir okul açılsaydı ve kanunlarla bir düzenleme yapılsaydı bu kadar her kafasına esen bozuk Türkçesiyle sunuculuk yapamazdı. Yeni nesil karşımıza geçip biz çağ atladık derken bilgisiz becerisiz en önemlisi de deneyimsiz bir şekilde ben yayıncıyım ben gazeteciğim deyip kendini de kandırarak felaketler sürüsü oluşuyor. Meslekten gelen hocalarla bu nesil yetiştirilseydi bu hale dönüşmezdi. Hoca derken akademisyenlerden bahsetmiyorum bu mesleğe muhabirlikten başlayan yıllar sonra özümseyerek son noktaya gelen meslekten gelen hocalardan bahsediyorum.

Günümüz maalesef böyle.

Peki gelecekte yayıncılığımız nasıl olacak. Biz geldik gidiyoruz derdimiz gençlere ışık olalım bu yazımı yazma amacım sadece bu.

Çünkü çok değerli yayıncı ve gazeteci kardeşlerim var tek tavsiyem çok okusunlar, insan ilişkilerinde saygılı olsunlar bilgi ve birikimlerini çoğaltsınlar. Birdenbire ben oldum ben en iyim benden başkası yok ben olmazsam olmaz değip egolarının esirleri olmasınlar. Her Zaman alçak gönüllü ve dürüst olsunlar. Artık gelecekteki gençler ve bu mesleği ifa ederken sizi örnek alacaklar sevgili meslektaşlarım.

Sağlıkla hoşgörüyle esen kalınız...