“İnsan,

Vaz geçmeyendir

İnandıkça yorulmadan bekleyendir,

Pes etmeyendir, direnendir,

Her şeyi göze alandır.

İnsan.

Çekip gitmemeyi,

Sahip olduklarından vazgeçmemeyi…

Karşılık beklememeyi bilendir

İnsan.

Hep mücadele edendir,

Kızar, bağırır çağırır

Ama hep çabalayandır

Dedim ya bir dünyadır insan.

Yürekleriyle konuşan, gözleriyle gülen…

Karşılıksız sevebilendir

Ve…

‘Yaşamak direnmektir’ der usanmadan.”

Yazıma bir şiirle giriş yaptım, çünkü bu yazımda eğer dilim döner de anlatmaya gücüm yeterse elimdeki bir kitabı anlatmaya, tanıtmaya çalışacağım.

Şiir güzelliğin nefes alışıdır diye de tanımlanır bazen.

Nefes almaya ne kadar da muhtacız.

Yukarda giriş yaptığım şiir “Budanmış Hayaller” kitabından “İnsan” başlıklı olanı.

Budanmış Hayaller Eylül 2019 basımlı, 110 sayfalık bir kitap

Kitapta ilk dikkat çeken “İçindekiler” kısmının olmayışı.

Bunu önce eksiklik gibi görüyor ancak ilk şiiri okumaya başladığınızda zaten kitabı bitirmeden bırakmıyorsunuz, o zaman da içindekilere gerek kalmıyor.

Şiir denmişse şairi de olacaktır mutlak.

“Budanmış Hayaller” kitabının yazarı Halil Orhan ASLAN

Kitap sayın Aslan’ın “Ruh-u Revanım” dan sonraki ikinci kitabı.

“Budanmış Hayaller” içinde öyle şiirler var ki okurken adeta bitmese, bitmese dedirten türden.

Konu başlıkları olarak zengin içeriğe sahip. Ana kucağı, baba ocağı, sevda, aşk, memleket, çıkmaz sokaklar, tükeniş vb. gibi pek çok başlıkla yüzleşiyorsunuz.

“Yağmalanmış bir yüreğin ayaklanmasıydı sanki seni görmem” diye başlayan “Huzurum” adlı şiirdeki betimlemeler, “Ey gönlümün hasretine kelimeler ekleyip/Hatıralarından şiir eylediğim” diye gelişen “Bittin Be” şiirinde insanı sıkmak değil, içine çekerek devam etmekte.

Hangimiz düşmedik kara sevdaya?
Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi?
Hangimiz bir kuytu köşe başında
Bir vefasız için yol gözlemedik…

Bu sözler rahmetli Ali Tekintüre’ye ait, onu bir şarkı olarak yine rahmetli Müslüm Gürses’ten dinledik. Ne güzel ve ne anlamlı sözlerdi.

Gerçekten bu satırları okuyan sizler içinde bu sözlerin karşılığı yok mu?

Olmaz mı, var elbette. Benim esas söylemek istediğim bu duyguları herkes ucundan kenarından tanır, yaşar ancak şairin dörtlüğe döktüğü gibi yazamaz.

Şairler aynı zamanda kendilerinin ihbarcılarıdır da…

Zannediliyor mu ki, bir şair haydi şiir yazayım desin ve yazsın?

Mutlaka yazdığı bir şiirde daha önceki yaşamışlıklarından izler vardır şairin. Aslında her şeyi yazmaz, belki şifreler, belki bilmece gibi gizler şiirin içine. Dikkatli okuyucu anlar verilmek isteneni ve şiirin neden yazıldığını.

Sayın Halil Orhan Aslan “Suskun Yürek” başlıklı şiirinde şöyle diyor:

Oysa ben,

Sen kırılma diye her şeyi içime atmıştım.

Benim kimseyle kapanmamış hesabım yoktu

Kırılan yüreğimin bir ah borcu vardı sadece

Anlayacağın suskundu yüreğim

Vakti geldiğinde ah’ı alan borcunu öderdi…

Sevgili Dostlar,

Biz borcumuzu ah alarak değil, kitap alarak ve bir solukta okuyarak ödeyelim mi ne dersiniz?