Ahmet Sezgin'in TYB'den ödül alan" Kar Renkli Çocukluğum" isimli anı kitabı okuyucuları geçmişe götürüyor ve şimdiki çocukların hayal dahi edemeyeceği yaşantıları hatırlatıyor.

Bugünden düne elli-altmış yıl geriye gittiğinizde veya o yıllardan ışık hızıyla bugünlere geldiğinizde  çok farklı duyguları yaşamanız mümkündür. Geçmişinde bugünün de arzu edilen olumlu ve istenmeyen olumsuz yanları vardır. Bu kitap bir yanıyla da okuyuculara, neler kazandık, neler kaybettik fikrinin muhasebesini de çağrışım yaptırıyor.

O yıllardan örnekler: bazı mavi ve kırmızı renkte defter  etiketi, kaplıklar (kaplama hazır yüz)... Defterin üzerine yapıştırılan etiketlerin arkası zamklı olurdu.

Saçı uzun olan erkek öğrencilerin saçları öğretmenler tarafından sınıfta makasla "tren yolu" şeklinde kesilirdi.

Yazarın da sözünü ettiği gibi bir metre kar yağardı. Okullar tatil edilmezdi. Karın yüksekliği neredeyse boyumuzu geçerdi.

Sınıfta  öğrencilerin derslerde çalışkanlık seviyelerine göre sınıflandırdırılarak (çok çalışkan, iyi, orta derecede çalışkan) sıralara oturtulurdu. Öğretmenlerimiz bazen bu uygulamayı gruplara da ayırırlardı.

O yıllarda ülkemizde çoğu yerlerde elektrik yoktu. Akşamlarları gaz lambası ışığında derse çalışılırdı. 

Karlı, yağmurlu havalarda ayakkabımız su alırdı. Çoğu zaman ayağımızda çedik olurdu. Evimizin etrafında et toprak dediğimiz sarı, cıvık nevinden topraklar vardı ve yağmur yağdığın da çok fena çamur olurdu. İyi havalarda rüzgâr çıktığında üzerimiz başımız toza belenirdi. 1980'lerden sonra ilçemizde sulu tarıma geçildiğinden zamanla o topraklar kayboldu.

Yine o yıllarda rüzgar çıktığında tozlar kalkar ve fişgeneler (sümüklüböcek = salyangoz) ortaya çıkardı. 1923 yılına kadar ilçemizde Türklerle Rumlar birlikte yaşardı. Rumlar salyangözleri severlermiş... Zamanla salyangozlar da kayboldu. 

O sert kış günlerinde ellerimiz, ayaklarımız buymuş (üşümüş) olurdu. Eve gelir ve evimizin bir köşesinde bulunan kendimizi "tandır ev" dediğimiz yere atardık. Zira tandırın üzerinde bir isklembe bulunur, isklembenin üzerinde de şilte olurdu. O şilteyi üzerimize çeker ve sıcaklığın zevkini çıkarırdık. 

Ne diyor yazar Ahmet Sezgin, "Türkçe dersinde şiir, hikâye, masal okuyup dinlenmek çok zevkliydi: Ahmet Kutsi Tecer'in," Orafa Bir Köy Var Uzakta" isimli şiirini  bazı güzel şiirler gibi; Orhan Şaik Gökyay'ın "Bu Vatan Kimin"... bize ezbertlenmese de sıklıkla okurduk. 

Öğretmenlerimiz bizleri kütüphaneye götürür ve kitap okumamız için önerilerde bulunurlardı. O yıllarda: "Dede Korkut Hikayeleri", Nasreddin Hoca Fıkraları"," Karagöz'le Hacivat", "Keloğlan ile Anası", "Ulubatlı Hasan", "Kurtuluş Savaşı Hikayeleri", Ömer Seyfettin'in "Kaşağı", "And", "Diyet"... öyküler. Zonguldaklı "Uzun Hasan"ın kömürü nasıl bulduğu, Eflatun Cem Güney'in masalları, "Zaloğlu Rüstem", Battal Gazi" destanları, Murat Seroğlu'nun pehlivan hikâyeleri, Dede Korkut'un "Deli Dumrul" kitabı ve daha nice eğitici-öğretici kitaplar...

Ahmet Sezgin'in de belirttiği gibi, "Hayat Bilgisi dersimiz; hayatı, vatanımızı, milletimizin tarihini ve coğrafyasını, dünyayı öğrettiğinden çok ilgimizi çekerdi."

Ahmet Sezgin hatırlattıkları:
Öğretmenlerimiz masa üzerine koyduğu küreyle bize dünyayı tanıtırdı.
Öğretmenlerimiz radyodan ve büyüklerden duyduğumuz haberleri anlattırırdı.
Hayvancılığımızın iyi olduğu halde Amerikan'nın Marschal yardımı olarak süt tozu ve yağ yediğimizi günler...
Patatesleri bıçakla kesip şekiller verir ve o şekilli yüzeyi boyayıp patates baskıları yapardık.
Defter kenarlarını süslerdik.

"Ali Baba'nın Bir Çiftliği Var", "Ilgaz  Anadolu’nun Sen Yüce Bir Dağısın", "Hoş Gelişler Ola" şarkılarını söylerdik. Yazarın, Teksas, Tommiks çizgi romanları ilgisini çekmese de ben o yıllarda çok tanınmış çizgi romanların çoğunu okumuştum. Yıllar sonra da iki çizgi roman çıkardım.

Ahmet Sezgin daha neler yazmış.. İşte bazı başlıklar:

Çocukluğumuzdaki oyunlar. Doğal Oyuncaklar. Sevimli Hayvanlar. Okuldaki Kutlama Sevinçleri. Takım Tutma ve Futbol sevgisi. Efsane Muhammed Ali. Gül Çocukluğumuzun Ramazanları. Saf Çocukluğumuzun Bayramları. Kahramanımız Cüneyt Arkın. Televizyon ve Sinema Arasında. Yağ Kuyruğu ve Kuyruk Acımız. Gül Çoçukluğumuza Darbe mi?..

Ahmet Sezgin kendi ailedinden, çevresinden başlayıp kaleme aldığı geçmiş dönemlere ışık tutan bu anı kitabı kültürel bir duyarlılıkla kaleme alınmıştır.
  Bu güzel eser okuyuculara tavsiyemizdir. Yazarı tebrik ederim.