Suvermezli (Floita) Aşık Halil’in babasının adı Mevlüt annesinin adı ise Ayşe'dir. 1880 yılında Suvermez ’de doğdu.
     Halil konuşkan, tatlı dilliydi. Çocukluğunda şiir yazma merakı vardı. Eline geçen kağıtlara aklına düşen mısraları karalardı. Aşk üzerine yazdığı şiirler kabardıkça ona Aşık Halil demeye başladılar. Melegübü (Derinkuyu) havalisinde artık o Aşık Halil olarak tanındı. 
    Hemşerileri İstanbul’da idi. Onları bulacak, bu büyük şehirde yer edinecek, çalışıp kazanacak ve köyüne dönecekti. 
    Halil İstanbul’a gitti. Birkaç iş denemesi yaptı. Mısır Çarşısından bir sepet aldı. Elindeki sepetle yumurta satmaya başladı. Bir gün sepetle yumurta satarken Osmanlı Sarayı’nın kapısına geldi. Burada hem yumurta satmaya çalıştı hem de şiirler söyledi.
    Saray’ın kapısında şu şiirini söylediği rivayet edilir:
    “Başım döndü bulamadım tırmanı
    Ben biçerim eller yapar harmanı
    Kadir Mevla’m böyle yazmış fermanı
    Beri gel, beri gel yollar uzadı”
   
Aşık Halil saray mutfağına yumurta satmaya başlar. Aşçı yamaklarına da şu şiirini söylediği rivayet edilir:
     “Evvel atar idin mantar
      İşte sana iki kantar
     Ne yatarsın koca çontar
     Güneş vardı ay yerine

     Kürk üstüne giyer kürkü
     Hele bak şu dağın kurdu
     Yiyesin daylının berki
    Tavuk baklava yerine”
    Aşık Halil’in bu şiiri bir hemşerisine yazdığı söylenir.
    Aşık Halil yumurtaları satınca kalan vakitlerinde “Aşıklar Kahvehanesi”ne uğrar. İstanbul’un bazı semtlerinde bulunan Aşıklar Kahvesinde icra edilen aşıklık geleneği 1908 inkılabından sonra git gide azalmasına rağmen yine de devam ediyordu. Aşık Halil de bu kahvelerin müdavimleri arasındaydı.
    Aşıklar semaileri, koşmaları, destanları söylüyorlardı. İyi derece de Farsça bilen Aşık Halil kahveye gelip aşıkları dinledikçe kendinde cesaret buluyordu. Yazdığı şiirleri burada okuyordu.
    Osmanlı Sarayınca aşıklar arasında bir yarışma tertip edilir. Aşık Halil’de işini bırakıp kendini şiire verir. “Destan-i Gaza” adını verdiği 40 beyitlik bir şiirle yarışmaya katılır. Şiiri yarışmada birinci seçilir.
     Şiiri beğenen zamanın sultanı, Sultan Reşat Aşık Halil’in şiiri için aşığa “İhsan-İ Şahane” yani padişahın ihsanı, bağışı ödülünü verir. Şiir Matbaa-i Amir’de on binlerce basılır. Ordunun en küçük birliğindeki askerlere dağıtılır.
     Aşık Halil daha sonra bu şiirini kendi bastırır 5 paraya sokaklarda satar, parası olmayanlara veya para vermeyenlere de ücretsiz dağıtır.
      Aşık Halil İstanbul’da kaldığı sıralarda savaşlar sürer. Ülkede seferberlik çağrısı yapılır ve Aşık Halil’de askerliğini yapmasına rağmen seferberlik nedeniyle Suvermez’e döner. 
     Çanakkale Savaşına katılır. Çanakkale harbinde başından yaralanır. Köyüne hava değişimine gönderilir.
    Evinden çıktığında küçük çocukları Ömer, Hasan, Hayriye, Hüsne ve Ayşe büyümüştür artık. Eve döndükten bir ay kadar sonra inceden inceye yağmurun yağdığı bir günde vefat eder. Köy kabristanına defnedilir.
   Ölüm tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte 1916 veya 1917 olabilir.

*Suvermez eski eski isimleri; Floita, Filidon veya Flidonos’tur.
KAYNAKLAR:
Kaynak kişi: Halil Tunca, Derinkuyu Suvermez 1953 doğumlu.
Dünden Bugüne Derinkuyu, Osman Aytekin, Elma Ofset-Niğde, Temmuz 2006.
Nevşehirli Kahramanlar Harp Hikayeleri, Osman Aytekin, Modernus Yay.2023