Siyaset, çoğu zaman kürsülerin yüksek perdeli sözlerinden ibaret sanılır. Oysa gerçek siyaset, köy yollarının tozunda, bir çay ocağının sıcaklığıyla harmanlanmış sohbetlerde ve vatandaşın derdiyle yüz yüze geldiğinde anlam kazanır. İşte AK Parti Nevşehir Milletvekili Emre Çalışkan ile beraber geçirdiğimiz bir gün, tam da bu hakikati yeniden hatırlattı.
Milletvekili Çalışkan ve parti heyetiyle birlikte dört köye yaptığımız ziyaretlerde, hem izleyen hem de sahadaki havayı soluyan biri olarak şunu açık yüreklilikle söyleyebilirim:
Emre Çalışkan, sıcaklığı ve samimiyetiyle daha ilk temas anında fark edilen bir profil çiziyor.
Sorunu Dinleyen Değil, Sorunun Yanına Giden Bir Tavır
Saha ziyaretlerinin en çarpıcı anı Ovaören’de yaşandı. Köy muhtarı, sağlık ocağının çatısının çöktüğünü, artık hizmet veremez hale geldiğini anlatırken, Çalışkan’ın yüzündeki ciddiyet hemen hissediliyordu.
Klasik bir “not alalım, ilgilenelim” yaklaşımının aksine, bir anda herkesi şaşırtan o cümleyi kurdu: “Haydi gidelim, yerinde görelim.”
Böylece heyetle birlikte sağlık ocağına doğru yola koyulduk. En küçük detayın bile atlanmadığı bir incelemenin ardından Çalışkan, hiç zaman kaybetmeden Sağlık Müdürlüğü’nden bir yetkiliyi aradı. Ses tonunda ertelemeye yer yoktu; konu derhal çözülecek bir mesele ciddiyetiyle ele alınıyordu.
Bu yaklaşım, köylülerin yüzüne yansıyan memnuniyetle birleşince, siyasetin insana dokunduğunda ne kadar güçlü bir etki bıraktığını bir kez daha görmüş olduk.
Vatandaşla Diyalogunda Samimiyet ve Sadelik Var
Ziyaret edilen her köyde, vatandaşlar sorunlarını anlatırken Çalışkan’ın onlara yaklaşımında dikkati çeken iki temel özellik vardı: Sıcak bir iletişim ve çözüm odaklı bir duruş.
Sanki uzun süredir aynı sofrayı paylaşıyormuş gibi rahat bir ortam oluşturuyor; köylünün diliyle konuşuyor, onların duygularını ciddiyetle dinliyor.
Vatandaş “yol”, “su”, “altyapı”, “gençlik projeleri” gibi beklentilerini dile getirdikçe o da her bir konuya hâkimiyetiyle cevap veriyor; ilgili kurumları işaret ederek değil, bizzat kendisinin takip edeceği bir sürecin sözünü veriyordu.
Özeleştiri Yapabilen Bir Siyasetçinin Gücü
Belki de Çalışkan’ı farklı kılan en önemli noktalardan biri, özeleştiri yapmaktan kaçınmayan bir yapıya sahip oluşu.
Bir sorun dile getirildiğinde savunma refleksi yerine, “Eksiklik varsa eksikliktir, biz tamamlamakla yükümlüyüz” tarzı bir yaklaşım sergiliyor. Bu da hem halkın güvenini artırıyor hem de siyasetin insanileştirildiği bir karakteri ortaya koyuyor.
Köylerin Nabzı Tutuldukça Umut Güçleniyor
Dört köyde de gördüğüm manzara netti:
Çözüm bekleyen sorunlar var, beklentiler var, umutlar var…
Ancak bu umudu büyüten en önemli şey, sahaya inen, dinleyen, çözmeye çalışan, ertesi günü değil bugünü önemseyen bir temsilcinin varlığını hissetmekti.
Milletvekili Emre Çalışkan’ın ziyaretleri, sadece bir program akışı değil; köylüyle devlet arasındaki bağı güçlendiren bir temas, sorunların tozlu raflardan gerçek çözümlere doğru taşındığı bir süreçti.
Siyasetin sadece sözde değil, adım adım takip edilen bir sorumluluk olduğunun canlı örneğini sahada görmek; hem bir gazeteci olarak hem de bu bölgenin bir insanı olarak umut vericiydi.